Yazların ve kışların çemberinden geçen,
Önce işlevi olmayan bir kara kuru tohum gibi,
Sonra toprağı, suyu, havayı, güneşi görür.
Bizim ilk oluşum aşamalarımız gibi
Pıhtıdan başlar serüvenimiz hani
Sonra minnacık şirin bir yaprak oluruz.
Neşe, umut dolu gülücükler saçarız etrafa
Dallanıp budaklandıkça görkemimiz bizi oyalar bir süre
Biraz gösteriş biraz bencillik karışır duygularımıza
Bazen saçmalarız en yükseğe çıkmak için
Çırpınır dururuz.
Sonra nemi olur yavaş yavaş alınır elimizden tebessümlerimiz
Kendimizi keşfetmeye başlarız.
Mevsimlerimiz değişir biz olgunlaşır şekilden şekile döneriz bir biz olabilmek için
Gerçi hep ben olabilmenin gizeminde dolaşır dururuz.
Sağa bakar sola bakar …
Hayat denilen bu yolculukta seçimlerle dolu serüven bizi büyütür durur.
Çılgınlıklar hırçınlıklar geçer.
Düşünür akla derki doğru dediğimiz daha yerinde bilinçli hareketler oluşur.
Ve bazen yoruluruz ama durmak bilmeden zamanı kovalamaya devam eder dururuz.
Fark eder huzurlu oluruz, fark etmez anlamsız buluruz.
Mevsimlerimiz geçer Ağustoslar aralıklar derken meyveler verir onlara dalarız.
Geçer gider zaman yine olağan hızıyla
Ve yorulur ilkbaharlar geçer gelmemek üzere
Sonbaharlar soğuk yüzünü gösteriri bize
Ve derken üşürüz bitti deriz.
Ama her bitişin bir başlangıcı olduğunu
İşte bizim başlangıçlarımız
Yeniden doğmalarımıza benzesin.
Huzur gibi, Bahar gibi cennet gibi...
Vesselam...