Her yeni doğan gün bir mucizedir bize.
Her sabah aydınlık bir güne uyanmak, güneşi görmek rüzgarı teninde hissetmek, rengarenk çiçekleri koklayabilmek, ışığın ruhumuza kattığı aydınlığa uyanmak.
Sevdiklerinin etrafında veya uzaklarda da olsa nefes aldığını bilmek bir mucizedir aslında. Bazen farkına varmayı unuttuğumuz bir çok şey var.
Etrafımızda o kadar çok mucize var ki bunu ya görmez yada normal karşılar olduk.
Aslında her yeni günde bunun farkında olduğumuzu düşünsenize,
Mucize yaşamadığımız ne bir an nede bir zaman var aslında.
Bu farkındalık yalnız bizi mutluluğa ve huzura götürür.
Mesela düşünebilmek bir mucize, sevebilmek, hissedebilmek çok uzaklarda da olsa sevdiklerin, hiç bitmeyen tükenmeyen araya mesafelerin giremeyeceği bir mucize yürekteki o sevgi denen duygu.
Mucizeler hep etrafımızda yanı başımızda hep bir uyarışta sanki bitmedi daha devam ediyor pes etmek yok diyor bize.
Farkında olmak ne güzel; insanın içini ferahlatıyor, insanı umuda sürüklüyor insanı insan yapıyor.
Ne güzel mucizelerle bezenmiş olmak.
Her yaradılanın oluşum evresindeki o muhteşem ahengi, bitmez tükenmez varlığı.
Ve bunun sonucunda oluşan her şey bizim için biz faydalanalım biz yaşayabilelim diye;
Bir nimetin tohumken geçirdiği evreler sonucunda bizim sofralarımıza kadar gelmesi,
Basit görünen mükemmel bir mucize aslında.
Bedenimizdeki bütün organlarımızın bizim yaşamımız için dizayn edilmesi mucizesine ne demeli.
Ruhumuzun her türlü duyguyla bezenmesi mesela...
Mutluluk, üzüntü, umut, umutsuzluk, bunların yanında hep bir yaşama sevinci hali olması bir mucize bence.
Diyebilir miyiz; başlı başına bir mucizeyiz aslında.
O zaman kalk ve kendinin farkında ol.
Çevrendeki gözle görünen, görünmeyen var olduğunu hissettiğin bütün mucizelere tutun hepsinden bir parça al.
Hayatına renk kat renklensin ruhun, bedenin ve umutların...
Vesselam...