Her sabah açtığımız kapının ardında yeni günü karşılamak ne kadar güzel aslında.
Yaşamanın farkında olmak..
Hayat koşuşturmasında fark etmediğimiz, ötelediğimiz o kadar şey var ki.
Uzun zaman oldu yazmayalı. Yazamayalı da diyebilirim. Beni yazmaya iten duygular vardır. Bu ansızın gelir ve bir anda kelimeler dökülür dizi dizi. Kiminin hoşuna gider kiminin gitmez. Yazmak benim için bir dışavurum. O yüzden içimden geldiği gibi yazar kimseden onay beklemem. Aslında yaşamın şeklide bu olmalı. Doğru yaşadıktan sonra kimsenin onayına sunacağımız bir yaşantımız olmamalı.
Yazının oluşması da bir kahve kokusuyla başladı. Rutin olarak yaptığımız işlerde bazen "aydınlanma" yaşarız.
Fark ediş.
Fark edişlerimiz güzel anlarda hayatımızı neşelendirir. Kötü anlarda ise mutsuzluk verir.
Kahve kokusu...
İnsana mutsuzluk verebilir mi?
Kahve sevmeyenleri bir kenarda tutarsak " tabiki hayır" seslerini duyar gibiyim.
Radyoda çalan sıradaki şarkının en sevdiğin şarkı olması.
Kaybettiğin sandığın hislerin birden ortaya çıkması.
Yorgun argın geldiğin evde mutfaktan gelen güzel yemek kokuları gibi anlık mutluluklar hayatımızı neşelendirir.
Kahve kokusu da bir neşe getirdi.
Bunları fark edebilmek...
Ve şükredebilmek...
Şükür ettim kahve kokusuyla beni mutlu
eden Rabbime ve yeni güne " merhaba" derken açabildiğim kapıma.
Bir kahve eşliğinde keyifle okumanızı dilerim.
SELAM VE DUA İLE