Durup düşünmeye vaktimiz kalmadı.
Ne durabiliyor ne de artık düşünebiliyoruz. Zamanın akış hızıyla ilerliyor, neyin doğru neyin yanlış olduğunu hesap edecek idraki bile bulamıyoruz. Uyuşmuş, uyuşturulmuş yaşamlarla yol alıyoruz. Yapay et, yapay gıda derken yapay insanlar türedi adeta. GDO 'lu (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) insanlar sanki. Ne dostluğun vefası kaldı ne insanlığın...Net konuşmak istemezdim ama yaşadıklarım ve gördüklerim bunları kaleme almama sebep oldu. Zaten hissetmeden hiç bir işi yapamam. Kalbe dokunmayan herşey bana yapay gelir. Bunu bir bakışta, bir gülümseme de okuyabilirim.
Öz başkadır
Samimiyet başkadır
Samimi niyet bambaşka.
Bu başkalaşımlar içerisinde insanlar başkalaştı.
İyi yönde başkalaşımlar yaşansa ne âlâ...
Yere çöp atmanın kötü bir davranış oluğunu bildiğimiz zamanları arar gibiyiz.
Selam vermemenin hoş olmadığını,teşekkür etme kibarlığını öğrendiğimiz yıllar. Bir öğrenme vardı. Bir dinleme vardı. Şimdi koca koca insanlar beyaz dediği şeye arkasını dönünce siyah diyebiliyor. Yarını bile beklemiyor, anlık değişimler. Ve bu normal bir davranış gibi geliyor. Normalleri oluyor. Dürüstlüğü, güvenirliği, mertliği anormal görmeye başlıyor.
Üzülüyor insan. Ama kalben ve ruhen insan olan tabi. Üzülmeyen de canına minnet yaşıyor, yapıyor da kötülüğünü. Kötülüğü kalbinden o kadar taşan var ki "Bu da mı ya?" diye hayret ediyordur iblis bile.
İnsanoğlu öyle bir varlık ki ya hayvandan daha aşağı yada meleklerden daha üstün olabilir. İnsan kendini hangi makama uygun görüyorsa o mevkide yaşar.
Dünya var olduğundan beri Habil ile Kabil savaşı devam ediyor. Edecek de.
Kim Habilden Kim Kabilden?
Durduğu yeri bilecek insan.
Akıbet ortada.
Yaptığı davranışlarından sorumlu olan canlı insandır. Ve inancımız gereği adaletin kesinleşeceği o güne doğru gitmekte.
Ne yaparsan elinle o gelir seninle.
Selam ve dua ile