Bulaşık makinasını boşaltırken gecenin 00.27 sinde (artık gecemiz gündüzümüze karışmış bir vaziyette) düşündüm yazmayı. İçimdekileri bir yerlere aktarmayı iyiyiye dair güzelliğe dair. Biraz duygusal oluşum kendimi yazıyla ifade edebilme düşüncesini oluşturdu gecenin bir yarısında ramazanın sonuna doğru.
Gündem belliydi hastalıklar bunalımlar korona virüs vs vs. İlk yazıma olumsuzluklarla değil kendi hayatıma da uygulamaya çalıştığım gibi olumlu şeylerle pozitif düşüncelerle başlamak istedim. İlk yazım bu. Sesimin belki de bir çok kişiye aktarılmasının ilk adımı.
Günümüzde yaşadıklarımız tabiatımıza çetin gelen bir sınav. Varoluşundan beri iniş çıkışlara mazur insan. Bu sefer zorladı insan sosyal bir varlık çünkü. Geçecek herşey gibi...bitecek ...
Bu süreçte kendimize kattıklarımızı katamadıklarımızı düşünmeliyiz. Çok isteyipte bir türlü fırsat bulamayıp okuyamadığımız kitapları, izleyemediğimiz filmleri, dinleyemediğimiz şarkıları, günaydın demeden geçtiğimiz komşularımızı,sıla-i rahimlerimizi... Ve bunların bize kattıklarını katamadıklarını hesap etmeliyiz. Yeni bir dünya düzenine önce içimizdeki dünyadan başlamalıyız. İçimizdeki dünya ne kadar güzelse gözlerimiz o kadar keskin sözlerimiz o kadar güzel ve tesirli olacaktır. Ancak bu şekilde hazırlayabiliriz kendimizi. Kendimizden başlayarak.
Bende kendimden başladım. Yazmayı seçtim. Bu karantina günlerinde herkes kendini keşfetme zamanı buldu. Her şer gibi görünen olaylarda hayır vardır. Hayrıda oldu bu işin. Kendi iç dünyamıza kendimize yolculuklar yaptık. Kendimizi dinledik. Dost arkadaş belli oldu. Vefa belli oldu. Söz dinleyen dinlemeyen belli oldu.
Herşeyin güzel olacağına inancımız hayatta varoluş mücadelemizin bir ışığı olsun. Umut ve inanç yoldaşımız olsun.
Selam ve dua ile...