Evde olma hali, çocukları, gençleri, büyükleri genç büyüklerimizi, belki bir parça huzursuz edebilir.
Her zaman sahip olduğumuz nimetlerin, güzelliklerin farkına vararak hayatımızı daha iyi yönetebiliriz, hareket ve özgürlük alanının kısıtlanması, sınırlı sosyallik, iletişimin azalması, sevdiklerimiz, yakınlarımız, ailemiz, eşimiz ile sosyal-fiziksel mesafemizin artması, fiziksel temasın azalması ile birlikte dokunma, sarılma ihtiyacımızın giderilmemesi, tüm bunlar bizi daha depresif ve daha öfkeli yapabilir.
En stresli, kaygılı,üzgün olduğumuz anlarda birine sarılmak her zaman iyi gelmez mi?
Fakat şimdi herkesin sağlığını, kendimizin sağlığını düşünmemiz gerekiyor.
Duygularınızı farklı bir dille anlatmanız mümkündür. Bu süreçte olabildiğince aile içinde duygularınızı birbirinizle paylaşmak açmak iyi gelecektir.
Yaşlılarımız çoğunlukla evden çıkmıyordu zaten, onların şu an huzursuzluğu, ailelerinin, çocuklarının, torunlarının sağlığı.
Bir de artık kapı zilinin çalınmaması, peki bizler ne yapacağız? Büyüklerimizi, daha çok arayacağız. İhtiyaçlarını karşılayacağız. Mümkünse, görüntülü arayacağız.
Yetişkinler birbiri ile bu günleri, iletişim kurarak, çocuklarının duygularını da anlayarak aktarmalarına yardımcı olarak, konuşarak veya oyun ve etkinilikler yaparak, onlara serbest zaman da bırakarak bu süreci ruhsal açıdan daha sağlıklı bir şekilde geçirebiliriz.