Okula geldiğimde elektrikler kesilmişti .3.kata merdivenleri kullanarak çıkmak zorunda kalmıştım. Ağır adımlarla ilerlerken, bu çıkış süresini düşüncelerle değerlendirmek istedim.
Şu çağda elektrik neden gider ?
Engelli bireylerin iş koşulları insiyatiflerle iyileştirilemez mi?
Binanın fiziki koşulları dikkate alınarak,empati kuralarak, incitmeden,engelli bireyi açıklama yapma zorunda bırakmadan,derdini anlatmak zorunda kalmadan (Zira en zoru da budur! )ortamlar iyileştirilemez mi?
Engelli bir çalışanı varsa, kurum amirleri empatiyle davranarak, incitmeden fiziki koşullar iyileştiremez mi ?
Bu sorulara iyi ve çözümcül insanların cevapsız kalamayacağını düşündüm.
Zıt düşüncelerimin arasinda,iyileştirme çabasına girmiş olanların da kalbî taşlaşmışlar tarafından nelere maruz bırakıldığını da anımsadım .
Engelli bireylerin iş hayatında karşılaştığı fiziki engeller dışında kalbinde iyilik bulunmayan insanlar da vardı. Binanın rampası vardı belki ama çıkınca karşılaştığın insanlar cam kırıkları gibiydiler. Adım attığında ayaklarını parçalayan . Seni yorulduğun yerden bir daha yoran...
Aslında bu hepimizin karşısında duran en büyük engel. Yaşamı kötülükleriyle engelleyenler...
Bu düşüncelerle ağır ağır çıkarken merdivenlerden son basamağa geldiğimde iyi insan olma ve iyi insan yetiştirme yolunda kararlılığımi keskinleştirmistim.
" Her şer gibi görünende hayır vardır." düsturumu yenilemistim. Umudum tazelenmiş elektrik kesintisini derin düşünmek ve hatırlamak için fırsata çevirmiştim.
3 Aralık Dünya Engelliler Farkındalık Gününe de yaklaşırken, insan olma güzelliğinin içimizde varoldugunu ve her bireyin biricik ve tek olduğunu hatırlatmak isterim.
Selâm ve dua ile...