Durum vahim…
Durum ciddi…
Durum kötü…
Durum kritik…
Milletin derdi artıyor ve çözüm ise bulunamıyor…
Her gün gelen zamlar vatandaşı tedirgin ederken, dolar altın hız kesmeden yükselirken, fırsatçılar piyasaları alak bulak ederken ve asayiş olayları da almış başını giderken.
Ülke genelinde yaşanan ekonomi sorunu böyle devam ederse vatandaş bu sorun ile çok yıpranacaktır. Fazla ekonomiyi konuşmak istemiyorum aslında, Şanlıurfa ve sorunları hakkında konuşalım. Ülkenin sorunları zaten ortada herkesin bildiği gibi durum kritik.
Siyasiler nerede ve Şanlıurfa’dan haberdarlar mı?
Şanlıurfa’nın sorunlarını çözecek siyasi mercileri biraz ele alalım. Milletin içine girelim ve vatandaşa soralım milletvekillerine ulaşabiliyor musunuz? Partisine bakmadan hemen hemen tüm vekiller Şanlıurfa’yı unutmuş ve milletten kopuk durumda. Ulaşmak isteyen vatandaşlar nedense milletin vekillerine ulaşamıyorlar. En önemli ayrıntı ise milletten kopuk olan millet vekillerini vatandaş tanımıyor bile. Şanlıurfa’dan o kadar uzaklar ki, vatandaş isimlerini bile artık hatırlamıyor. Bilindik ve tanıdık bir kaç isim var onlarda çok fotojenik oldukları için yada bir aileyi temsil ettikleri içindir. Yazıktır günahtır Şanlıurfa halkına yapılanlar. Vatandaş derdini iletecek bir siyasiye ulaşamamakta.
Gelelim belediye başkanlarına, düğün ve nikah törenlerinde vazgeçilmez şahitlerimiz. Şanlıurfa’nın gelişimi ve sorunlarını çözecek belediyelerimiz hala kentin estetiğini değiştirecek projeler yapmamakta. Ama Ankara temaslarını ve kendi aralarındaki istek ve taleplerini hız kesmeden yapabilmektedirler.
Vatandaşın sesi olan gazeteciler neredesiniz?
Her yerde karşımıza çıkabilen ve her yerde gururlanarak gazeteci kimliğini kullanan gazeteciler neredesiniz? Şanlıurfa’nın sorunlarını bir kenarda tutarak görmezden gelen ve belediyelerin haberlerine yer veren gazeteciler. Bazen de sorunları ve vatandaşı kullanarak rant elde etmek isteyen gazeteciler. Bu şehir hepimizin gerek siyasilerin gerekse de gazetecilerin bu konuda elini taşın altına koyması gerekir. Sorunlar dile getirilebilir ve aktarılarak çözüme kavuşabilinir. Bunun yapılması için ne susturulmalı nede susmalıyız.
Basın camiasında dik durmakta ayrı bir sorun. Ya işsiz kalır sektörü bırakırsın yada çalışır sessiz kalır kimseye karışamazsın. Şanlıurfa’da işsiz kalan gazetecilere, susturulmaya çalışan ve tehdit alan gazetecilere ve düşük maaş ile çalıştırılıp ezilen gazetecilere hangi basın derneği veya cemiyeti destek olmuştur.
Aslında gazete patronları, dernek başkanları ve basın yayın yöneticilerine bakmak ve geçmişini araştırmak gerekir. Sektörden olmayan yöneticiler sektöre sahip çıkamaz. Şanlıurfa’da elini sallasan gazeteciye değer. Her önüne gelen kendini gazeteci etmiş ve bu alanda nemalanmaya çalışıyor. Gazetecilik üzerinden çıkar elde etmeye çalışılmakta.
Kurumlar ve STK’lar
Fırsatçılar iş başında, fiyatlar her geçen gün artarken bunları denetleyecek kurumlar nerede? Şanlıurfa’nın yüzlerce sivil toplum kuruluşu var. Ama Şanlıurfa’nın sorunlarını umursayan ve sorunlarını takip altına alarak çözüm üreten kaç tane STK var? Sivil toplum kuruluşlarımız var ama sadece isimleri ve zamanı gelince toplantılarda fotoğraf karelerinde yüzleri var. Sorunları dile getiren, çözüm arayan ve gerekirse vatandaş için hesap sorabilen kaç sivil toplum kuruluşumuz var?
Yok kardeşim yok…
Bunların adı var icraatları yok…
Ama STK üzerinden isim yapan ve STK üzerinden projeler yaparak rant elde edenler hiç mi yok…
Emniyette değiliz…
Uyuşturucu kentin her bölgesinde gençlerimizi zehirlerken nerede kaldı emniyet. Her hafta denk geliyorum, il emniyetin sokak satıcılarına yaptığı operasyon haberlerinin sonu gelmiyor. Gençlerin başı boş halleri, işsizlik problemleri ve aile içi yaşanan sıkıntıları uyuşturucuya ve kötü yollara sürükleyen en büyük etkenler. Geleceğimiz olan bu gençlerin durumu çok vahim. Bugün bizler bu gençlere müdahale etmezsek ve yaşanan sorunları çözemesek gelecek nesilleri kaybederiz.
Emniyette değiliz, ama gelecek nesillere ve gençlere sahip çıkarak geleceği emniyete alabiliriz.
Biraz da genelleme yapalım…
Adalet isteriz ama adaletli değilizdir.
Hakkımızı ararız ama başkasına hakkını vermeyiz.
Yalan söyleriz, ama karşıdakinin doğru olmasını bekleriz.
Yalakalık yapar, karşıdakini pohpohlar ve büyütürüz.
İki yüzlülük yapar, yüzüne ayrı arkasından farklı davranırız.
Gerçek olmayıp, yapmacık davranırız.
Toplum olarak menfaatlerimiz doğrultusunda hareket etmeye çalışıyoruz. Dini değerlerimizi unutmuş, kendi çıkarlarımızı düşünüyoruz. Her birey doğruyu yapar, adil olur, topluma faydalı olmaya çalışırsa zaten sorunlarda bir bir ortadan kalkar.
Faydasız, menfaatçi, fırsatçı, düzenbaz ve sözünde durmayan topluma zarar veren kişileri desteklemez ve aramızda barındırmasak sorunları aşarız.
Faydalı, hizmetkar, vizyon sahibi, dürüst, ve sözünün eri olan topluma yararlı kişilere sahip çıkmamız gerekir.