Eskilerin tabiri ile evimizin eşiği, bebemizin beşiği, soframızın kaşığından tutun da kibrit çöpüne varıncaya kadar işe yarar en önemli himmetin ağaç olduğunu görürüz. Ağaç bir memleketin su dengelerini düzenler. Yer altı sularını besler. Bulutları çeker, yağmuru getirir, ikilimi yumuşatır, toprağı canlandırır. Bin bir derdin devası olan temiz hava fabrikası gibi çalışır.
Ama kime ne…
Ağaç ne…
Ağaç ekildikten sonra doğa ile baş başa bırakılmaz. Fidan ekimlerinden sonra çocuk gelişimi gibi sevgi ile beslenmeli kıymet bilinmeli. Bir laf vardır ya “Bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ” işte bu lafa bakıldı mı Şanlıurfa bir dağdır.
Şanlıurfa’da yeşil bir kent olma çabası sarf edilirken, ekilmiş kendi başına bırakılmış ağaçların bakımı kimseciklerin aklına gelmez olmuş…
Örneğin Şanlıurfa’da azda olsa ormanlık alanlara bakalım bir çoğu insanların kirli yaşantısından dolayı pislik içerisinde…
Piknik için kullanılan alanlar da piknik yapan vatandaşlarımızın atacağı çöp, köz ve çevreye zararlı atıklarının bulundukları alanlarda çöpü yerine veya etrafa saçması sonucunda ağaçlar ve çimler zarar görüyor.
Belediyelerin park alanlarında bulunan ağaçların bakımının yapılmaması sonucu kuruyarak kaderine terk edilmesine ne denmeli….
Bakımı yapılmadığı için ve gerekli müdahalelerin yapılmamasından dolayı ağaçlar kuruyor veya eğik bir şekilde büyüyor…
Direkli Mahallesinin sonlarında bulunan bir ormanlık alanda ağaçların bir çoğunun kuruduğunu görebiliriz.
Evimin önünde bulunan parkta ağaçların kuruduğunu bakımsız kalışından dolayı etrafa saçıldığını görebiliriz….
Hemen hemen her yerde aynı görüntüler elimize ulaşmakta gerekli yerlere bildirdiğimiz halde müdahale yok…..
Yemyeşil bir Şanlıurfa için önce elimizdeki alanları koruyabilmeliyiz.
Yemyeşil bir Şanlıurfa için önce yeşili sevmeyi ve korumayı bilmeliyiz ki, etrafımızı yeşertebilelim…
Ne demiş, Franklin Delano Roosevelt;
“Bir ulusun uygarlık düzeyi üzerinde yaşadığı toprakları ağaçlandırmasıyla ölçülür.”