Erkam Yıldırım
Köşe Yazarı
Erkam Yıldırım
 

Kalkmadan Kıldırmayan Namaz Benim

Şu sızar derin kayalıkların arasından. Ruhuma sızan ve kemiklerimi kemiren zehir gibi.. Oysa ben, Kırgın, hoyrat dağların kırılgan ve nazlı bakışlı çiçekleri gibiyim.. Sessiz dalgaların ürpertici kokusu gibi üşür ellerim  Bir barksız kadar yalnız ve bir aşk gibi her şeyim.  Bir tarafım yeryüzü gibi kalabalık ve zalim , bir tarafım gök yüzü gibi berrak ve ulu. Yalnızlıkta mabedim  gönlüm iken ,ben aşk iken mabed benim. İşte bunun için tapıyorum , bunun için mabet benim  ,fer benim ,  çehrendeki hicran ben, nasırlanmış ellerinin,  içindeki yüz benim.  Zira ansızın uğrardın mısralarıma ve tüm çiçekler kurur bir sen kalırdın  ,.. Bak işte görüyorsun gönül denen yer benim.. Belki de karanlık cümlelerimin , dayanağıydın mum ışığında. Sözün sözsüz dilinde , söz söyleyen yer benim İşte bak Bir yaradılışın çırpınan nefesiydi göğsümün kemiklerine dokunan Nefesinde ki hay benim, hayat benim ,mevt benim. Ve son ayetiydi bu suremin .. Ve hilkatinin cüz,’ünde bendim okunan. Okutulan kâinatın katibi benim.   Ağrıyan ,sancıyan  sızlayan ... Milattan önceki mağarlarımda yetişen bir ibadetin küskünlüğüydü bu .. Ve açmadı hiç bir çiçek senin gibi ,gönül bağımı okşayan.. İşte bak , kulluğunu avuçlayan  cüz’ündeki kül benim. Ve şimdi öpücükler konuyor gözlerinden zihninine serilen seccadene .. Kalkmadan, kıldırmayan namaz benim.     Erkam Yıldırım (Siruni)
Ekleme Tarihi: 24 Kasım 2024 - Pazar

Kalkmadan Kıldırmayan Namaz Benim

Şu sızar derin kayalıkların arasından. Ruhuma sızan ve kemiklerimi kemiren zehir gibi..

Oysa ben, Kırgın, hoyrat dağların kırılgan ve nazlı bakışlı çiçekleri gibiyim..

Sessiz dalgaların ürpertici kokusu gibi üşür ellerim

 Bir barksız kadar yalnız ve bir aşk gibi her şeyim. 

Bir tarafım yeryüzü gibi kalabalık ve zalim , bir tarafım gök yüzü gibi berrak ve ulu.

Yalnızlıkta mabedim  gönlüm iken ,ben aşk iken mabed benim.

İşte bunun için tapıyorum , bunun için mabet benim  ,fer benim ,  çehrendeki hicran ben, nasırlanmış ellerinin,  içindeki yüz benim.

 Zira ansızın uğrardın mısralarıma ve tüm çiçekler kurur bir sen kalırdın  ,..

Bak işte görüyorsun gönül denen yer benim..

Belki de karanlık cümlelerimin , dayanağıydın mum ışığında.

Sözün sözsüz dilinde , söz söyleyen yer benim

İşte bak

Bir yaradılışın çırpınan nefesiydi göğsümün kemiklerine dokunan

Nefesinde ki hay benim, hayat benim ,mevt benim.

Ve son ayetiydi bu suremin ..

Ve hilkatinin cüz,’ünde bendim okunan.

Okutulan kâinatın katibi benim.  

Ağrıyan ,sancıyan  sızlayan ...

Milattan önceki mağarlarımda yetişen bir ibadetin küskünlüğüydü bu ..

Ve açmadı hiç bir çiçek senin gibi ,gönül bağımı okşayan..

İşte bak , kulluğunu avuçlayan  cüz’ündeki kül benim.

Ve şimdi öpücükler konuyor gözlerinden zihninine serilen seccadene ..

Kalkmadan, kıldırmayan namaz benim.

 

 

Erkam Yıldırım (Siruni)

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve 63olay.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.