Abdulkadir Şanlı
Köşe Yazarı
Abdulkadir Şanlı
 

Gazetecilik Mesleği Bitti Bitecek…

Türkiye’de ve en önemlisi de Şanlıurfa’da gazetecilik mesleği hiç bu kadar zorlaşmadı ve baskı altında kalmadı. Kutuplaşmalar ve trol orduları mesleğini yapan gerçek gazetecilere fırsat vermiyor. Yapılan her eleştiri baskılarla geri dönüyor. Medyada eleştirel seslere ve kalemlere izin verilmemesi ve dijital medyada ise muhabirlik ve gazeteciliğe desteklerin yapılmaması sektörel çöküntülere sebep olmaktadır. Eskiden işsiz kalan bir gazetecinin iş bulma sorunu pek az rastlanırken şimdi gerçek gazetecilerin sektörden uzaklaştığını ve işsiz kaldığını görüyoruz. Sektör küçüldü; küçülmekle kalmadı, nitelikli insan kaynağını diğer alanlara kaptırdı. Tekelleşen yandaş medyayı bir yana koyarsak halen bağımsız kalabilen mecralarda kriz gazeteciliği yapılıyor. Çünkü kriz her gün yeni bir alanda kendini gösteriyor. Bu nedenle şimdilerde ekonomik krizin yansımalarını ve gelişmesini izlemekteyiz. Gazetecilik gibi “çok maliyetli, az kazançlı” bir meslekte dik durmak kadar zor bir şey yoktur. Baskılara dayanamayan kısık imkanlarla çalışamayan gazetecilerin sektörü bırakması ile medya alanında inanılmaz bir göçün yaşanmasına sebep oldu. Gazetecilik yaptırmayan sistem gazetecilik yapanları da bırakmıyor her koşulda zorluklar ve yeni koşullar altında baskılama sistemlerini uygulamakta. BİK yani Basın İlan Kurumu diye çıkan bir kurum medyaya göre ise bir baskı organizasyonudur. Gazetelere finans sağlamak için kurulduğu olarak bilinen Basın İlan Kurumu, gerçek gazetecilik yapan medya kuruluşlarına ilan kesilmesi gibi frenleme ikazlarıyla mesleki etik kuralları zorlamaya ve işini yapmasına izin vermiyor. Ekonomik kriz içinde olan medya sektörüne adeta darbe yapan bu ilan kesimi cezaları sektörü adeta bitirmek için kurulmuş bir sistemden öteye gitmiyor. Yaşanan bu sorunlar aslında toplumu da ilgilendirmekte toplumun da kendisine çeki düzen vermesi gerekmektedir. Bizim yaptığımız bu iş bireysel bir iş değil toplumu ilgilendiren işi yapıyoruz. Toplumun haber alma ve haber verme hakkını yerine getirmeye çalışıyoruz. Topluma hizmet veren bir gazeteci tutuklandığında, gerçekleri yazan bir gazetecinin haberleri engellendiğinde, topluma hizmet eden bir gazetecinin sitesi kapatıldığında toplum tarafından buna sahip çıkılması gerekir. Gazeteciler susarsa, o ülkenin, o şehrin dili ve sesi kesilmiş olur… Gazetecilerin bir özgürlüğünün olması gerekir, Basın İlan Kurumuna endekslenmiş bir sitem var. Gazetecilerin en doğal hakkı olan basın kartlarının dağıtımını yapan Basın İlan Kurumu kendi politikalarıyla medyayı yönetmektedir. Tanıdığım ve bildiğim birçok meslektaşımın basın kartı bile yok. Yanlış politikalar gerçek gazetecileri değil yandaş grupların önünü açıyor. Bu sistemin değişmesi mutlaka gerekiyor. Basın İlan Kurumunun resmi ilan dağıtma politikasının değiştirilmesi hatta bunun komple ortadan kalkması gerekiyor. Devlet ve basının ilişkisini birbirinden ayırmak gerekiyor. Devlet basını finanse ettiği zaman basın devletin güdümünde olmak zorundadır. Bunun ortadan kaldırılması gerekiyor; ulusal medya için de yerel medyalar için de. Bu siteme el atılmadıkça bu sisteme dur denilmedikçe gazetecilik mesleği bitti bitecek…    
Ekleme Tarihi: 03 Ekim 2024 - Perşembe

Gazetecilik Mesleği Bitti Bitecek…

Türkiye’de ve en önemlisi de Şanlıurfa’da gazetecilik mesleği hiç bu kadar zorlaşmadı ve baskı altında kalmadı.

Kutuplaşmalar ve trol orduları mesleğini yapan gerçek gazetecilere fırsat vermiyor. Yapılan her eleştiri baskılarla geri dönüyor. Medyada eleştirel seslere ve kalemlere izin verilmemesi ve dijital medyada ise muhabirlik ve gazeteciliğe desteklerin yapılmaması sektörel çöküntülere sebep olmaktadır.

Eskiden işsiz kalan bir gazetecinin iş bulma sorunu pek az rastlanırken şimdi gerçek gazetecilerin sektörden uzaklaştığını ve işsiz kaldığını görüyoruz. Sektör küçüldü; küçülmekle kalmadı, nitelikli insan kaynağını diğer alanlara kaptırdı.

Tekelleşen yandaş medyayı bir yana koyarsak halen bağımsız kalabilen mecralarda kriz gazeteciliği yapılıyor. Çünkü kriz her gün yeni bir alanda kendini gösteriyor. Bu nedenle şimdilerde ekonomik krizin yansımalarını ve gelişmesini izlemekteyiz.

Gazetecilik gibi “çok maliyetli, az kazançlı” bir meslekte dik durmak kadar zor bir şey yoktur. Baskılara dayanamayan kısık imkanlarla çalışamayan gazetecilerin sektörü bırakması ile medya alanında inanılmaz bir göçün yaşanmasına sebep oldu.

Gazetecilik yaptırmayan sistem gazetecilik yapanları da bırakmıyor her koşulda zorluklar ve yeni koşullar altında baskılama sistemlerini uygulamakta.

BİK yani Basın İlan Kurumu diye çıkan bir kurum medyaya göre ise bir baskı organizasyonudur. Gazetelere finans sağlamak için kurulduğu olarak bilinen Basın İlan Kurumu, gerçek gazetecilik yapan medya kuruluşlarına ilan kesilmesi gibi frenleme ikazlarıyla mesleki etik kuralları zorlamaya ve işini yapmasına izin vermiyor.

Ekonomik kriz içinde olan medya sektörüne adeta darbe yapan bu ilan kesimi cezaları sektörü adeta bitirmek için kurulmuş bir sistemden öteye gitmiyor.

Yaşanan bu sorunlar aslında toplumu da ilgilendirmekte toplumun da kendisine çeki düzen vermesi gerekmektedir. Bizim yaptığımız bu iş bireysel bir iş değil toplumu ilgilendiren işi yapıyoruz. Toplumun haber alma ve haber verme hakkını yerine getirmeye çalışıyoruz. Topluma hizmet veren bir gazeteci tutuklandığında, gerçekleri yazan bir gazetecinin haberleri engellendiğinde, topluma hizmet eden bir gazetecinin sitesi kapatıldığında toplum tarafından buna sahip çıkılması gerekir.

Gazeteciler susarsa, o ülkenin, o şehrin dili ve sesi kesilmiş olur…

Gazetecilerin bir özgürlüğünün olması gerekir, Basın İlan Kurumuna endekslenmiş bir sitem var. Gazetecilerin en doğal hakkı olan basın kartlarının dağıtımını yapan Basın İlan Kurumu kendi politikalarıyla medyayı yönetmektedir. Tanıdığım ve bildiğim birçok meslektaşımın basın kartı bile yok. Yanlış politikalar gerçek gazetecileri değil yandaş grupların önünü açıyor. Bu sistemin değişmesi mutlaka gerekiyor.

Basın İlan Kurumunun resmi ilan dağıtma politikasının değiştirilmesi hatta bunun komple ortadan kalkması gerekiyor. Devlet ve basının ilişkisini birbirinden ayırmak gerekiyor. Devlet basını finanse ettiği zaman basın devletin güdümünde olmak zorundadır. Bunun ortadan kaldırılması gerekiyor; ulusal medya için de yerel medyalar için de.

Bu siteme el atılmadıkça bu sisteme dur denilmedikçe gazetecilik mesleği bitti bitecek…

 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve 63olay.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.