Bu sene yandık. Sadece siz Urfa'da yaşayan hemşehrilerim değil biz de İstanbul'da yandık, piştik adeta. Kaç yıldır buradayım böyle sıcak bir yaz mevsimi görmemiştim. Kartal'da yaşıyorum ki doğma büyüme Kartallı olan arkadaşlarım da böylesi bir yaz hatırlamıyorlar. Tabi bütün dünyada olağanüstü, mevsim normallerinin ötesinde bir yaz mevsimi görülüyor. Küresel ısınma ciddi bir sorun olmaya başladı ki belki de geleceğimizi tehdit ediyor. Elbette birçok nedeni var ama bütün nedenler insan kaynaklı. Kendi ellerimizle dünyamıza ha bire zarar veriyoruz, mahvediyoruz. Aslında insan dünyayı mamur edecekken murdar ediyor. İhtiras, kazanma hırsı, aşırı tüketim ve doymak bilmeyen iştahımız doğayı, yaşamı yok ediyor ama farkında değil çoğu. Ya da umursamıyor, benden sonra tufan havasında.
Hayatın, dünyanın içinde yaşadığımız bu son devri garip gerçekten. Hele yirmi birinci yüzyıl. Adı bile henüz konmamış ya; iletişim çağı diyen var, uzay çağı diyen var. Her neyse. Ama bu çağ, hayatın çok hızlı döndüğü tekniğin, bilimin en ileri olduğu bir zaman kesiti. Artık insanoğlu Güneş Sistemi dışına ulaştı uzay mekikleriyle. Gezegenler fethediyor. İletişim akıllar ötesi. Koca dünya, koca kainat bir cep telefonuyla avucumuzun içinde. Bilgiye erişmek hiç olmadığı kadar kolay. Herkes her şeyden haberdar.
Üretim çok, mal çok, eşya çok. Konfor, lüks, şatafat çok. Ama olağanüstü bir çelişki de var ki yoksulluk, ezilmişlik, sömürü de çok. Afrika'da insanlar açlıktan ölüyor. Ekonomik düzen herkesi sömürüyor. Güçlü olan devlet olsun, kişi olsun, zayıf olana hiç acımıyor. Gücü olan kendi cennetini yaşamak için güçsüzlere cehennemi yaşatıyor. Merhamet sözlüklerden bile silinmiş. Kötülük, çirkinlik hükümran.
Esasında işin özüne bakınca, kazandıklarına karşılık insanlık belki de aslında kendisini insan kılan başka hasletlerini yitiriyor. Merhamet, vicdan, kanaat, tevazu hâsılı ahlak yok oluyor yavaş yavaş. Yani gerçekte nasıl ki mevsim bedenimizi alev alev yakıyor ya ruhumuz da alev alev yanıyor. Farkında değiliz.
Aklımız başımıza gelir mi? Sanmıyorum. Salgın hastalıklar, depremler, tsunamiler, intiharlar, buhranlar, kuraklıklar, küresel sorunlar bizi uyandırmıyor.
İşin özü insanlık sevme duygusunu yitirmiş. Kimse kimseye sevgiyle yaklaşmıyor. Hatta kendi kendimizi dahi sevmiyor gibiyiz. Güzel olan her şeye ne kadar uzağız bir de.
Oysa ne demişti şair?
"Dünyayı güzellik kurtaracak.
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey..."
(Sait Faik)