Şanlıurfalı Mimar Avcı, Hasarlı Binalar Hakkında Çarpıcı Açıklamalarda Bulundu

Yaşam 05.03.2023 - 09:25, Güncelleme: 05.03.2023 - 09:25 1685+ kez okundu.
 

Şanlıurfalı Mimar Avcı, Hasarlı Binalar Hakkında Çarpıcı Açıklamalarda Bulundu

Mimar Emin Avcı, şehirleşmeyi, kentte ki imar planlarını, hasar tespit çalışmalarını ve bundan sonra yapılması gerekenleri Ajans Balıklıgöl’e anlattı. Mimar Emin Avcı, “Tarım arazilerinde yapılaşmaya gitmek tamamen sistemsel, döngüsel ve mantıksal bir hatadan ibarettir. Dünyanın hiçbir yerinde tasvip edilen kabul edilen bir durum değildir.” dedi.

Kahramanmaraş merkezli yaşanan ve 11 ilde büyük yıkıma neden olan deprem sonrası neler yapılması gerektiğini Şanlıurfa’da bir çok projeye imza atan tecrübeli Mimar Emin Avcı, şehirleşmeyi, kentte ki imar planlarını, hasar tespit çalışmalarını ve bundan sonra yapılması gerekenleri anlattı. Kentte atılması gereken en önemli adımın tarım alanlarına verilen imarın tekrar gözden geçirilmesi olduğuna dikkat çeken Mimar Emin Avcı, özellikle, Karaköprü, Konuklu yönlü tarım arazilerinde devam eden yapılaşmanın durdurulmasını ve Antep yönüne doğru yön verilmesi gerektiğini söyledi. Deprem öncesinde ve sonrasında yapılması gerekenleri anlatan Mimar Emin Avcı şunları dile getirdi: “Şanlıurfa'da meslektaşlarımın, meslek odalarının ve duyarlı herkesin yıllarca üzerinde durduğu bir olay var. Şehirleşmenin yanlış yere doğru ilerlediğine bunda aklı başında olan hepimiz hemfikiriz. Yapılaşmayı zemini sağlam olan yere şehri kaydırmaktan oraya doğru yapılaşmayı götürmektense Şanlıurfa'da hepimizin gördüğü ki bunun için mimar mühendis olmaya gerek yok. Öncelikle tarım alanlarımızı betonlaşma ile yok ediliyor. Gerek Sırrın’da olsun gerek Karaköprü'de olsun. Sırrın Harran ovasının sınırları içerisinde sayılabilecek bir ova verimliliğinde toprağa sahip, Karaköprü keza fıstık üretiminde hat safhada olduğu bir yerdir. O fıstık ağaçlarının yok edildiğini görüyoruz. Tarım arazilerinin yok edildiğini görüyoruz. ŞEHRİN AKABE YÖNLÜ İLERLEMESİ GEREKİYOR Yapılaşmanın gitmesi gereken yön tamamen Gaziantep yönüydü. Akabe tarafına doğru şehrin yol alması gerekiyordu ama daha kolay yüzünden kaçınıldı. Neden bu yönlere gidildi; tahminimce kazı maliyetlerinin azlığıdır, zemin dökmenin kolaylığından dolayı bu yönlere gidildi. Başka şeyler var mıdır; onlar da tabii tartışılır konuşulur. Onlara çok da girme taraftarı değilim. Bana göre tamamen bundan ibaret, yönümüz yanlış gitmemiz gereken yön batıdır ve genelde şehirler batı yönünde gelişir. TARIMSAL ALANLARDA YAPILAŞMA KATLİAMDIR Şehirleşme olayında Avrupa'daki örnekler çok güzel örneklerdir. Bir kasaba ve köyde önce altyapı gider, sonra yol gider, daha sonra yapılaşma başlar. Altyapı bizde en sona bırakılan şeydir. Ondan sonra yol ikinci fasılda yapılır ancak altyapı için o yolları deşip tabiri caizse milli serveti yok etmeye çalıştığımız bir inşaat sistemi var. Zaten bazı zemin sınıflarında bir bilhassa tarımsal topraklarda eğer sulama olayı da gerçekleşiyorsa burada yapılaşmaya gitmek bildiğiniz katliamdır, yapıyı katletmektir, hem de insanları katletmektir. SİSTEMSEL, DÖNGÜSEL VE MANTIKSAL HATA Tarımsal alanlarda zemin sıvılaşması olur. Tarım arazilerinde zaten Urfa'da verimli bir ova verimli topraklar çok, çakılın da olmadığı topraklara sahip. Tarım arazilerinde yapılaşmaya gitmek tamamen sistemsel, döngüsel ve mantıksal bir hatadan ibarettir. Dünyanın hiçbir yerinde tasvip edilen kabul edilen bir durum değildir. YAPIM TEKNİKLERİ VE ZEMİN OLDUKÇA ÖNEMLİ Zemin ve yapım teknikleri çok önemlidir. Adıyaman'da da bulundum, inceleme için gittim. Orada yapılan yapıların neden yıkılmış olabileceğini, yıkılma yönlerini, deformasyon en çok yaratıldığı katlar nerelerdir diye inceleme yaptım. Adıyaman'da kum problemi vardı. Kumun kaliteli kum olmadığı hatta içinde toprak barındırdığını da gördük. Demir olayı vardı. Yapıların yaklaşık yüzde 90’ında nervürlü demirden çok düz demirin kullanıldığı, yapıların bazılarında karışık demir kullanıldığını gördüm. Yani yapım tekniği de zemin de oldukça önemlidir. Dediğimiz gibi bir şehrin şehirleşme olayı zeminin sağlam olduğu yöne doğru gitmelidir. Tabi bu demiri azaltabiliriz, betonun kalitesini düşürebiliriz anlamına gelmez. Şöyle bir gerçekliğimiz var; biz bir deprem ülkesiyiz, son deprem yönetmeliğinin de yetmediğini gördük. Burada yanılmıyorsam 7 ya da 8 şiddetine göre statik programları ayarlanıyor. Halbuki onun üzerine çıkılması lazım. Vuruş gücünün Hatay'da ve Pazarcık'ta 12 olduğu konu uzmanları tarafından söylendi. Tarım arazilerinden kesinlikle uzak durmamız gerekiyor. Doğa güzeldir, merhametlidir, affedicidir ama doğa affetmez, doğaya eğer biz yanlış yaparsak, doğa da gerek depremle gerek selle mutlaka bizden intikamını alır. Bu depremde eğer anlayabilirsek neticesinde aslında doğanın bizden aldığı bir intikamdır. Amik ovasını betonlaştırmaya çalışmaktan Urfa ovasını betonlaştırmaya çalışmaktan Adıyaman'da yine tarım arazileri üzerine kurulan bir şehir ve yanlış yapım teknikleri kullanılmış. Yapım teknikleri dediğimiz kolon kiriş şekil olarak düzgün yapılmış olabilir ama bir demir olarak nervürlü demir yerine düz demir kullanmak yanlış bir yapım tekniğidir. C30 yerine C20 beton kullanılması yanlış bir yapım tekniğidir. Buna artık halk dilinde malzemeden çalma mı denir ya da başka şeyler mi söylenir o tartışılır. BİNALARIN DEPREMDE YIKILMASININ SEBEPLERİMİ SIRALADI Depremde binaların yıkılma sebepleri muhtemeldir ki yapım teknikleri hatalarından kaynaklanmıştır. Muhtemeldir ki demirlerde problem vardır, düz demir kullanılmıştır. Mesela Urfa bölgesinde düz demir kullanıldığını sanmıyorum ama diğer bölgelerde hala kullanılıyor. Beton dayanım sınıfının düşüklüğü, temel yetersizliği, yanlış temel uygulamaları, zemin değerlerin doğru ölçülmemesi. Bakın zemin değerlerinin ölçülmesi konusunda size şöyle bir şey söyleyeyim; bu binayı yapacağız, bu bina için zemin etüdü istediğimizde bu arsanın direkt değil işin maliyet olarak çabukluğu konusunda yakın bir yerden alınmış bir zemin değeri ile bu parselin zemin değeri bize verilebiliyor. Burada onları suçlamıyorum, burada müteahhittin süreci ivedileştirmesi bizim de müteahhitten mütevelli o arkadaşları sıkıştırmamız, bazı şeylerin çabuk olmasını istememizden dolayı yanlış bilgilendirmeler ve yanlış şeyler yapabiliyoruz. Gelen bilgiler doğrultusunda o bilgiye göre doğru şeyler yapıyoruz ama temelinde ilk gelen bilgi yanlış olduğu için başta yanlış başladığı için sonuna kadar da yanlış gidiyor. YENİ YAPILARIN YERLERİ BELİRLENİRKEN NELERE DİKKAT EDİLİR? 1 ve 2 derecede fay hatlarının geçtiği yerlere yapılaşmanın yapılmasına karşı biriyim. Karaköprü Türkiye'deki en güzel çarpık kentleşmeye örnektir. Gerçek çarpık kentleşme olan gecekonduların olduğu yerde bakın insan eliyle kendi özverileri ile belki kaçak yapmışlar ama sağlam yapmışlar. Eyyübiye'nin Mance Mahallesi'nde 5 gün görev aldım, 600 civarı ev baktım, sadece 2 tane hasarlı ev bulabildim. Eğer yapımız çok hasar gördüyse kimse kusura bakmasın o yapı sağlam değildir. Ama biz sadece bunun rengine dekorasyonuna bağlı kalıp o yapıyı alıp sonra da niye böyle şöyle oldu dersek biz sadece makyajı güzel olan bir yapıyla evlenmişiz demektir. Bu da sonuçları ortada duvarları yıkılabilir kolonları patlayabilir kirişleri patlayabilir. DEPREM SONRASI BİR YAPININ SAĞLAMLIĞI NASIL ANLAŞILIR? Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü'nün yaptığı bir hasar tespit çalışması var. Dünyanın her yerinde hasar tespit çalışması yöntemi bu. Bir çekiç ve bir tabletle yapılıyor olması bize çok basit geliyor. Bu dünyanın her yerinde böyledir. Bu hasar tespiti depremin yarattığı hasara yöneliktir. Binanın sağlam ya da çürük olduğunu belirtmez. Sadece bu deprem sizin binanızda nasıl bir etki oluşturmuş diye bakılır. Sadece duvarlara deformasyon vermişse az hasarlı taşıyıcıya durumuna göre çatlağının gelişine göre donatının açığa çıkıp çıkmayışına göre oluşturduğu eğilmeye göre oradan da orta ya da ağır hasarlı olduğu durumunu ortaya çıkarır. Kolon ve kirişlerde hiçbir sıkıntı yoksa o evde oturmanın hiçbir sıkıntısı yoktur. Yalnız gittiğim her yerde söyledim, temelde de ufak bir sıkıntı olabilir, kolonu ve kirişin merkezinde sıkıntı olmadıkça zaten sıkıntı yok. Kısacası taşıyıcılarında hasar olmayan vatandaşlarımız evlerinde rahatlıkla geçebilirler ancak sadece kendi evlerinde değil o binada mekanda tamamen hepsine bakılması lazım 10 katlı ise bütün 10 kata bakılmalı.”
Mimar Emin Avcı, şehirleşmeyi, kentte ki imar planlarını, hasar tespit çalışmalarını ve bundan sonra yapılması gerekenleri Ajans Balıklıgöl’e anlattı. Mimar Emin Avcı, “Tarım arazilerinde yapılaşmaya gitmek tamamen sistemsel, döngüsel ve mantıksal bir hatadan ibarettir. Dünyanın hiçbir yerinde tasvip edilen kabul edilen bir durum değildir.” dedi.

Kahramanmaraş merkezli yaşanan ve 11 ilde büyük yıkıma neden olan deprem sonrası neler yapılması gerektiğini Şanlıurfa’da bir çok projeye imza atan tecrübeli Mimar Emin Avcı, şehirleşmeyi, kentte ki imar planlarını, hasar tespit çalışmalarını ve bundan sonra yapılması gerekenleri anlattı.

Kentte atılması gereken en önemli adımın tarım alanlarına verilen imarın tekrar gözden geçirilmesi olduğuna dikkat çeken Mimar Emin Avcı, özellikle, Karaköprü, Konuklu yönlü tarım arazilerinde devam eden yapılaşmanın durdurulmasını ve Antep yönüne doğru yön verilmesi gerektiğini söyledi.

Deprem öncesinde ve sonrasında yapılması gerekenleri anlatan Mimar Emin Avcı şunları dile getirdi:

“Şanlıurfa'da meslektaşlarımın, meslek odalarının ve duyarlı herkesin yıllarca üzerinde durduğu bir olay var. Şehirleşmenin yanlış yere doğru ilerlediğine bunda aklı başında olan hepimiz hemfikiriz. Yapılaşmayı zemini sağlam olan yere şehri kaydırmaktan oraya doğru yapılaşmayı götürmektense Şanlıurfa'da hepimizin gördüğü ki bunun için mimar mühendis olmaya gerek yok. Öncelikle tarım alanlarımızı betonlaşma ile yok ediliyor. Gerek Sırrın’da olsun gerek Karaköprü'de olsun.

Sırrın Harran ovasının sınırları içerisinde sayılabilecek bir ova verimliliğinde toprağa sahip, Karaköprü keza fıstık üretiminde hat safhada olduğu bir yerdir. O fıstık ağaçlarının yok edildiğini görüyoruz. Tarım arazilerinin yok edildiğini görüyoruz.

ŞEHRİN AKABE YÖNLÜ İLERLEMESİ GEREKİYOR

Yapılaşmanın gitmesi gereken yön tamamen Gaziantep yönüydü. Akabe tarafına doğru şehrin yol alması gerekiyordu ama daha kolay yüzünden kaçınıldı.

Neden bu yönlere gidildi; tahminimce kazı maliyetlerinin azlığıdır, zemin dökmenin kolaylığından dolayı bu yönlere gidildi. Başka şeyler var mıdır; onlar da tabii tartışılır konuşulur. Onlara çok da girme taraftarı değilim. Bana göre tamamen bundan ibaret, yönümüz yanlış gitmemiz gereken yön batıdır ve genelde şehirler batı yönünde gelişir.

TARIMSAL ALANLARDA YAPILAŞMA KATLİAMDIR

Şehirleşme olayında Avrupa'daki örnekler çok güzel örneklerdir. Bir kasaba ve köyde önce altyapı gider, sonra yol gider, daha sonra yapılaşma başlar. Altyapı bizde en sona bırakılan şeydir. Ondan sonra yol ikinci fasılda yapılır ancak altyapı için o yolları deşip tabiri caizse milli serveti yok etmeye çalıştığımız bir inşaat sistemi var. Zaten bazı zemin sınıflarında bir bilhassa tarımsal topraklarda eğer sulama olayı da gerçekleşiyorsa burada yapılaşmaya gitmek bildiğiniz katliamdır, yapıyı katletmektir, hem de insanları katletmektir.

SİSTEMSEL, DÖNGÜSEL VE MANTIKSAL HATA

Tarımsal alanlarda zemin sıvılaşması olur. Tarım arazilerinde zaten Urfa'da verimli bir ova verimli topraklar çok, çakılın da olmadığı topraklara sahip. Tarım arazilerinde yapılaşmaya gitmek tamamen sistemsel, döngüsel ve mantıksal bir hatadan ibarettir. Dünyanın hiçbir yerinde tasvip edilen kabul edilen bir durum değildir.

YAPIM TEKNİKLERİ VE ZEMİN OLDUKÇA ÖNEMLİ

Zemin ve yapım teknikleri çok önemlidir. Adıyaman'da da bulundum, inceleme için gittim. Orada yapılan yapıların neden yıkılmış olabileceğini, yıkılma yönlerini, deformasyon en çok yaratıldığı katlar nerelerdir diye inceleme yaptım. Adıyaman'da kum problemi vardı. Kumun kaliteli kum olmadığı hatta içinde toprak barındırdığını da gördük. Demir olayı vardı. Yapıların yaklaşık yüzde 90’ında nervürlü demirden çok düz demirin kullanıldığı, yapıların bazılarında karışık demir kullanıldığını gördüm.

Yani yapım tekniği de zemin de oldukça önemlidir. Dediğimiz gibi bir şehrin şehirleşme olayı zeminin sağlam olduğu yöne doğru gitmelidir. Tabi bu demiri azaltabiliriz, betonun kalitesini düşürebiliriz anlamına gelmez. Şöyle bir gerçekliğimiz var; biz bir deprem ülkesiyiz, son deprem yönetmeliğinin de yetmediğini gördük. Burada yanılmıyorsam 7 ya da 8 şiddetine göre statik programları ayarlanıyor. Halbuki onun üzerine çıkılması lazım. Vuruş gücünün Hatay'da ve Pazarcık'ta 12 olduğu konu uzmanları tarafından söylendi.

Tarım arazilerinden kesinlikle uzak durmamız gerekiyor. Doğa güzeldir, merhametlidir, affedicidir ama doğa affetmez, doğaya eğer biz yanlış yaparsak, doğa da gerek depremle gerek selle mutlaka bizden intikamını alır. Bu depremde eğer anlayabilirsek neticesinde aslında doğanın bizden aldığı bir intikamdır.

Amik ovasını betonlaştırmaya çalışmaktan Urfa ovasını betonlaştırmaya çalışmaktan Adıyaman'da yine tarım arazileri üzerine kurulan bir şehir ve yanlış yapım teknikleri kullanılmış. Yapım teknikleri dediğimiz kolon kiriş şekil olarak düzgün yapılmış olabilir ama bir demir olarak nervürlü demir yerine düz demir kullanmak yanlış bir yapım tekniğidir. C30 yerine C20 beton kullanılması yanlış bir yapım tekniğidir. Buna artık halk dilinde malzemeden çalma mı denir ya da başka şeyler mi söylenir o tartışılır.

BİNALARIN DEPREMDE YIKILMASININ SEBEPLERİMİ SIRALADI

Depremde binaların yıkılma sebepleri muhtemeldir ki yapım teknikleri hatalarından kaynaklanmıştır. Muhtemeldir ki demirlerde problem vardır, düz demir kullanılmıştır. Mesela Urfa bölgesinde düz demir kullanıldığını sanmıyorum ama diğer bölgelerde hala kullanılıyor. Beton dayanım sınıfının düşüklüğü, temel yetersizliği, yanlış temel uygulamaları, zemin değerlerin doğru ölçülmemesi.

Bakın zemin değerlerinin ölçülmesi konusunda size şöyle bir şey söyleyeyim; bu binayı yapacağız, bu bina için zemin etüdü istediğimizde bu arsanın direkt değil işin maliyet olarak çabukluğu konusunda yakın bir yerden alınmış bir zemin değeri ile bu parselin zemin değeri bize verilebiliyor.

Burada onları suçlamıyorum, burada müteahhittin süreci ivedileştirmesi bizim de müteahhitten mütevelli o arkadaşları sıkıştırmamız, bazı şeylerin çabuk olmasını istememizden dolayı yanlış bilgilendirmeler ve yanlış şeyler yapabiliyoruz. Gelen bilgiler doğrultusunda o bilgiye göre doğru şeyler yapıyoruz ama temelinde ilk gelen bilgi yanlış olduğu için başta yanlış başladığı için sonuna kadar da yanlış gidiyor.

YENİ YAPILARIN YERLERİ BELİRLENİRKEN NELERE DİKKAT EDİLİR?

1 ve 2 derecede fay hatlarının geçtiği yerlere yapılaşmanın yapılmasına karşı biriyim. Karaköprü Türkiye'deki en güzel çarpık kentleşmeye örnektir. Gerçek çarpık kentleşme olan gecekonduların olduğu yerde bakın insan eliyle kendi özverileri ile belki kaçak yapmışlar ama sağlam yapmışlar. Eyyübiye'nin Mance Mahallesi'nde 5 gün görev aldım, 600 civarı ev baktım, sadece 2 tane hasarlı ev bulabildim.

Eğer yapımız çok hasar gördüyse kimse kusura bakmasın o yapı sağlam değildir. Ama biz sadece bunun rengine dekorasyonuna bağlı kalıp o yapıyı alıp sonra da niye böyle şöyle oldu dersek biz sadece makyajı güzel olan bir yapıyla evlenmişiz demektir. Bu da sonuçları ortada duvarları yıkılabilir kolonları patlayabilir kirişleri patlayabilir.

DEPREM SONRASI BİR YAPININ SAĞLAMLIĞI NASIL ANLAŞILIR?

Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü'nün yaptığı bir hasar tespit çalışması var. Dünyanın her yerinde hasar tespit çalışması yöntemi bu. Bir çekiç ve bir tabletle yapılıyor olması bize çok basit geliyor. Bu dünyanın her yerinde böyledir.

Bu hasar tespiti depremin yarattığı hasara yöneliktir. Binanın sağlam ya da çürük olduğunu belirtmez. Sadece bu deprem sizin binanızda nasıl bir etki oluşturmuş diye bakılır. Sadece duvarlara deformasyon vermişse az hasarlı taşıyıcıya durumuna göre çatlağının gelişine göre donatının açığa çıkıp çıkmayışına göre oluşturduğu eğilmeye göre oradan da orta ya da ağır hasarlı olduğu durumunu ortaya çıkarır.

Kolon ve kirişlerde hiçbir sıkıntı yoksa o evde oturmanın hiçbir sıkıntısı yoktur. Yalnız gittiğim her yerde söyledim, temelde de ufak bir sıkıntı olabilir, kolonu ve kirişin merkezinde sıkıntı olmadıkça zaten sıkıntı yok.

Kısacası taşıyıcılarında hasar olmayan vatandaşlarımız evlerinde rahatlıkla geçebilirler ancak sadece kendi evlerinde değil o binada mekanda tamamen hepsine bakılması lazım 10 katlı ise bütün 10 kata bakılmalı.”

Şanlıurfa HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve 63olay.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.